22 Temmuz 2012 Pazar

Tek ayak..

Tam seni sevecekten yakaladım kendimi.. Şimdi cezalıyım..

16 Haziran 2012 Cumartesi

Kifayet..

Hiç benim olmadın ki, benden gidesin..

6 Haziran 2012 Çarşamba

Ada vapuru

İste yine o tanıdık çarpıntılar başladı.. Bir kafesteki 46 tane muhabbet kuşu kaburgalarımın icinde kanatlandı.. Sonra, hepsini kocaman bir dev ayaklarinin altına aldı.. Gogsumdeki savaş yine çok agrili, yine çok kanlı.. Psikolojide bunun basit bir adı var, kaygı.. En acısı, eski dostlara dönüş yapmak zorunda olmaktı.. Beni yine Kahraman Beloc ve yardımcıları Paxil ile Tranko Buskas kurtardı.. Az önce "iyi misin?" diye doktorum aradı; mümkünsüz bir reçete yazdı: "çarpıtın başladığı zaman başka bir kalbin atışını dinlemelisin.. Kafanı güven veren birinin göğsüne gömmelisin.. Senin için atan kalbin sesi, senin kaygıya atan kalbini sakinlestirir.. Ancak böyle iyileşebilirsin.." Belki, bir gün, adaya giden o vapura binebilirsem, kuşları kafesinden uçurup devi suya atabilirim.. Huzurla bir göğüse başıma koyup yeni bir hikaye yazabilirim.. Kalplerimizin aynı anda attığını duyup huzurla uyuyabilirim.. Belki.. Bir gün.. Cez..

3 Haziran 2012 Pazar

..

"Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey.." demişti şair.. hak verdim..

29 Mayıs 2012 Salı

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Direnen dilek..

"birisinin sevgilisi degil, dileği ol.." derdim hep..
Şimdi dilegimsin..
Hiç gerçekleşmesini istemediğim..

Her gece, tüm masumiyetinle, sağ omzumda oturuyorsun,
Gercek olursan,
Sol omuzumdaki defteri doldurursun..

 a.

27 Mayıs 2012 Pazar

Hani yanağıma dokundun ya..

Seni düsündükçe heyecanlanıyorum..
Heyecanlandıkça utanıyorum..
Utandıkça daha da heyecanlanıyorum..
Heyecanlandıkça kalbim atıyor,
Kalbim atınca seni hatırlıyorum..

Günah bu, biliyorum..

Sen duvarları yık,
Ben bedelini öderim gülüşünün..

28 Ocak 2012 Cumartesi

Bir yumak sargı beziydi cezair..

Ben bana bunca ağırken, seni sırtlamaya kalkıştım..
Kendim yerine seni taşıyayım diye..
Tüm bencilliğimle..
Kendi yaramı kaşımak yerine, seninkine merhem olurum niyetiyle..
Üstelik,
sadece bir sargı bezi olacağımı bile bile..

Oysa şimdi, bir yaram daha oldu..
Seni bu kadar içime sarmak planlarımda yoktu..
Senin hissettiğinin şiddeti benim de içime doldu..
Öyle bir cinayet planladım ki, kanımı dondurdu..

Şarkılarınla boğacağım seni..
Gazlı bezlerle sarmayalacağım kendimi..

Sonunda da vodkayla yıkayacağım ellerimi..
Gözlerim Cezair, dudaklarım aslı'ndır benim...

22 Ocak 2012 Pazar

Cez'in duası..

Göklerin üzerinde durduğuna inandığım, Tanrım,

lütfen,

hiç aklıma gelmemiş kelimeleri keşfetmeme değecek,
her cümlemin sonuna iki nokta yerleştirecek,
şiirlerimi yazılarıma, yazılarımı şiirlerime değişecek,
nefesiyle nefesimi, teniyle tenimi kesecek

bir rüya görmeme izin ver..

Lütfen bana, içinde sanskritce cümleler barındarmayan bir aşk bahşet..

Yoksa,

dilsiz kalacağım..

c.

aslı'nda sen..

Aslı'nda sen, zihnimin kendi kendine oynadığı bir oyunsun..
Ya da içimin tekil kalabalığını eksiltmek için yarattığı bir sanrı..
Varolman yetiyor..
Seni tanımıyorum, ama biliyorum..
Yıllar önce, ilk aşk acımı yaşarken sesinle rüyama konuk olduğun o geceden beri biliyorum seni..

Hayat bazen mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil..
Ve ben duygusuzluğumu yenmek için yarattım seni.. Uzun zamandır aradığım çarpıntıları, sıkışmaları yaşayabilmek için..

Bencillik mi bu?
Belki..
Mungan da demişti ya,
"ben seviyorsam,
sen bahanesin.." diye..

Kendime oynadığım bir oyunun parçasısının..
Ven kendimi mağlup etmek için sana ihtiyacım var..

Hepsi bu..

cez.