28 Ocak 2012 Cumartesi

Bir yumak sargı beziydi cezair..

Ben bana bunca ağırken, seni sırtlamaya kalkıştım..
Kendim yerine seni taşıyayım diye..
Tüm bencilliğimle..
Kendi yaramı kaşımak yerine, seninkine merhem olurum niyetiyle..
Üstelik,
sadece bir sargı bezi olacağımı bile bile..

Oysa şimdi, bir yaram daha oldu..
Seni bu kadar içime sarmak planlarımda yoktu..
Senin hissettiğinin şiddeti benim de içime doldu..
Öyle bir cinayet planladım ki, kanımı dondurdu..

Şarkılarınla boğacağım seni..
Gazlı bezlerle sarmayalacağım kendimi..

Sonunda da vodkayla yıkayacağım ellerimi..
Gözlerim Cezair, dudaklarım aslı'ndır benim...

22 Ocak 2012 Pazar

Cez'in duası..

Göklerin üzerinde durduğuna inandığım, Tanrım,

lütfen,

hiç aklıma gelmemiş kelimeleri keşfetmeme değecek,
her cümlemin sonuna iki nokta yerleştirecek,
şiirlerimi yazılarıma, yazılarımı şiirlerime değişecek,
nefesiyle nefesimi, teniyle tenimi kesecek

bir rüya görmeme izin ver..

Lütfen bana, içinde sanskritce cümleler barındarmayan bir aşk bahşet..

Yoksa,

dilsiz kalacağım..

c.

aslı'nda sen..

Aslı'nda sen, zihnimin kendi kendine oynadığı bir oyunsun..
Ya da içimin tekil kalabalığını eksiltmek için yarattığı bir sanrı..
Varolman yetiyor..
Seni tanımıyorum, ama biliyorum..
Yıllar önce, ilk aşk acımı yaşarken sesinle rüyama konuk olduğun o geceden beri biliyorum seni..

Hayat bazen mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil..
Ve ben duygusuzluğumu yenmek için yarattım seni.. Uzun zamandır aradığım çarpıntıları, sıkışmaları yaşayabilmek için..

Bencillik mi bu?
Belki..
Mungan da demişti ya,
"ben seviyorsam,
sen bahanesin.." diye..

Kendime oynadığım bir oyunun parçasısının..
Ven kendimi mağlup etmek için sana ihtiyacım var..

Hepsi bu..

cez.