23 Mart 2010 Salı

Süper Persil Adam'a...


Devekuşum,

Birgün geleceğini biliyordum, zamanı çoktan gelmiş, şaşırdım.. Hoşgeldin yetişkinler dünyasına.. Herşeyin incenik ve görünmez ipliklere bağlı olduğu, renklerin okulda öğretildiği gibi beyazdan değil siyahtan türediği ve yolların kontrolü dışındaki heyelanlarla şekilllendiği bu dünyaya hoşgeldin..

Buraya gelişler de gidişler de pek hoş olmuyor ama sözün gelişi işte..

Küçükken ben “hiç büyüme!” dediklerinde, anlamaz ve sinirle bakardım bunu söyleyenlere.. Sonradan anladım yorgunluklarını.. Senin de hep o akülü motosiklet üzerindeki yaşlarında kalmanı dilerdim.. O yaşlarda çok sinirimi bozuyordun, o ayrı.. ☺ Ama o zamanki yaramazlıkların, bu zamanda yaşadığın sıkıntıların kadar üzmüyormuş beni, ben de şimdi anladım..

Büyüyorsun.. Boyun uzamaya başladığında kemiklerin ağrıyordu.. Şimdi yüreğin ve umurun büyüyor.. Bu da yüreğini ağrıtıyor, di mi? Ve buna babanemin pembe ağrı kesicileri de işe yaramıyor ne yazık ki..

İsterdim ki benim yaşadığım ağrıları yaşama.. Senin de canın yanmasın yapmak istediklerin uğruna.. Ama olmuyor.. Ya yanlış yapıp bedelini ödüyorsun – ki kendi sebeplerin için kesilen faturalar o kadar da ağır gelmez.- ya da bu dünyanın en güçlü silahıyla vuruluyorsun, iftiralar ya da yanlış anlamalara kurban gidiyorsun.. Bugün yaşadığın ilk değildi belki, benden duymuş olma ama son da olmayacak.. Devamı daha büyük ve daha zor gelecek..

İçindek cevheri en iyi sen biliyorsun.. Onu parlatmak için de elinden geleni yapıyorsun.. Seçebileceğin yol çok.. Bir çoğunun sonu da Alice’in Harikalar Diyarı’na değil, Hansel ve Gratel’i yemeye çalışan cadının fırınına çıkıyor haberin ola.. Bu fırının sıcaklığını hissedip geri dönmüşlüğün olmuştur.. Her seferinde biraz daha yaklaşacaksın, gözün, kulağın, umurun hep açık olsun.. Mutlu haberler davulla zurnayla gelir, ama sıkıntılar hep bir susturucu taşırlar namlusunda..

Çok konuşacaklar, hep söylenecekler hakkında.. Yapmak istediklerini, söylemeye niyetlendiklerini anlamayacaklar çoğunlukla.. Zamanından benim için erkeklerle gezip tozuyor, yaşından büyüklerle aşık atıyor demişlerdi, şimdi senin için sigara içiyor, sorumsuz davranıyor diyorlar.. Bunlar başlangıç.. Daha kötülerini de diyecekler sen daha iyi oldukça.. Kendinden başka kimseyi inandırmak zorunda değilsin doğrularına.. Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler, doğru planlar için bir söz olmadığına göre yolun sonuna varıyor demektir.. ☺

Bu hayatta tüm sıfatlar değişebilir ya da terk edilebilir.. “Sevgili” bırakıp gidebilir, “dost” dediğin düşman kesilir, “koca” dediğin tek celsede siliniverir.. Ne yaparsan yap, doğanın terk etmeye izin vermediği 3 sıfat var sadece; “anne”, “baba”, “evlat”.. İstediğin kadar bırakmak iste, bu sıfatlarin geri dönüşümü yok doğada, sabit, güçlü ve sürekliler.. Sana gerçekten sahiptirler.. O yüzden “kendi”nden sonra en çok bu 3 sıfatı sahiplen, ve sadece onlardan bir zarar gelmeyeceğini, ne olursa olsun seni terk etmeyeceğini bil..

Kanımın diğer yarısı, canımın ortağı, kardeşim..

Büyüdükçe güçlenmelisin.. Sen büyüdükçe çarpışman gerekenler de büyüyecek, üstelik senden daha hızlı olarak.. Hatalar, sorunlar, iftiralar ve yanlış anlamalar bubi tuzakları gibi serilecek yollarına.. bazen de en sıkı yumruk hiç beklemediğinden gelecek, yapayalnız kalacaksın.. En büyük silahın yine kendinsin.. Senin için neyin iyi olduğunu sen bilirsin, ama değişmez 3 sıfatın bu yolları çoktan geçmiş olduğunu, senin için en kolay ve iyisini istediğini, senin canın yandığında onlarınkinin 3 kez daha fazla yandığını unutma..

Yatağının altında saklanan canavardan haberdar ol, geceleri in aşağıya çarpış.. İster yaralı, ister zaferle döndüğünde yastığının altında bekleyen ve seni gururla izleyen bir adamın, babamın, orada olduğunu unutma..

O en zorunu atlattı, istanbul cehenneminde bi kız çocuğu yetiştirdi, beni hayata saldı.. Ben en acıtanını yaşadım, zor bir meslek, kalabalık bir hayat seçip tek başıma ayakta kalmaya çalışıyorum düşe kalka.. Annem en yorucusunu yaşıyor, hem seni hem de zaman zaman babamı büyütüyor.. Senin yolunda kolay değil, bizden uzakta kendi dünyanı döndürmeye çalışıyorsun.. Ve bizim içimiz gidiyor senin için..

Sana sünnet hediyesi olarak babamın yaptığı Persil Boran Adamı hatırla.. Ellerin belinde, dimdik dur hayatın karşısında.. ( Tayt kısmını es geçebilirsin.. ☺ ) En sıkı darbe, hiç beklemediğin yerden gelecek, unutma.. Ve bizim en güçlü parçamız olduğunu, sana her zaman inandığımızı, hayatını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapsak da zaman zaman gaflete kapılabileceğimizi hatırla..

Seviyorum seni Devekuşum..
Yolun açık ola..

Ablan..

Hiç yorum yok: